AKSARAY’DA NE OLUYOR? BİR ŞEHRİN İMAJINI KİM KİRLETİYOR?
Yazan: Abdulkadir Ay
Son günlerde Aksaray’la ilgili ulusal basında çıkan haberler, hepimizin canını fazlasıyla sıkıyor. Herkes aynı soruyu soruyor:
“Aksaray’da neler oluyor?”
Ve ne yazık ki bu sorunun cevabı, sadece birkaç olayın değil, uzun süredir biriken iletişim hatalarının sonucu gibi görünüyor.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki; bu şehirde yaşayan herkes, yaşanan bu imaj bozukluğundan aynı derecede utanç duyuyor. Çünkü Aksaray, tarihiyle, doğasıyla, insanıyla güzellikleri hak eden bir şehir. Fakat yönetsel iletişimde yapılan hatalar, bugün bizi bu noktaya getirdi.
Valimiz Sayın Mehmet Ali Kumbuzoğlu, son derece nezih, naif ve kalbi temiz bir insan. Ancak çevresindeki bazı kişilerin yanlış yönlendirmeleri, kamuoyu ile olan doğal diyaloğu zayıflattı. En büyük hata ise basınla kurulan iletişimde yaşandı.
Basınla doğru ilişki kurmak, sadece açıklama yapmakla olmaz. Bir basın birimi, günlük bilgi akışını doğru sırayla yönetmelidir. Yani önce yerel basına bilgi vermeli, ardından sosyal medyada paylaşmalıdır. Ne yazık ki bu süreç ters işletildi. Sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımlar, Google algoritmasını adeta çökertti. Üstelik bu paylaşımlar yüz beğeniyi bile geçmezken, yerel basın tamamen devre dışı bırakıldı. Bu, basın biriminin başarısızlığını açıkça gösteriyor.
Basın içinde yapılan ayrımcılıklar da kuruma ciddi zarar verdi. Bir tanıtım toplantısında bazı basın cemiyet başkanlarını masaya çağırıp diğerlerini dışarıda bırakmak, birlik duygusunu zedeler. Halbuki Vali Bey yardımcılarını yanına alıp uzun bir masa etrafında herkesi bir araya getirseydi, bu ayrışma hiç yaşanmazdı.
Bugün ulusal basında çıkan olumsuz haberlerin kökeninde işte bu yanlış iletişim kültürü var. Yerel basının bir kısmı dışlandıkça, sahada kendi imkanlarıyla haber üretmeye başladı. Telsizlerle olay yerine koşan muhabirler, her kazayı, her intiharı, her tartışmayı anında yayına taşıdı. Ulusal basın da bu haberleri alıp servis ettiğinde, Aksaray bir anda “olumsuz haberlerin merkezi” gibi gösterilmeye başlandı.
Sonuç ortada:
Basının güvenilirliği zedelendi, kurumlar gereksiz baskı altına girdi, Aksaray halkı ise hak etmediği bir imajla karşı karşıya kaldı.
Peki ne yapmalı?
Bundan sonrası için yapılacak en doğru şey, “iyi haberciliği” ödüllendirmek olmalıdır.
Valilik ve belediye, şehri rezil eden değil, değer katan haberleri paylaşmalı. Tarih, doğa, ekonomi, kültür gibi konularda hazırlanan her güzel haberi sosyal medya hesaplarından paylaşarak destek vermelidir.
Bizzat vali ya da belediye başkanının arayıp “Yaptığınız haber için teşekkür ederiz” demesi bile, bir gazeteci için büyük bir motivasyon kaynağıdır.
Unutmayalım: Basın sadece eleştirmek için değil, yol göstermek için vardır.
Ama siz basına uzak durur, her eleştiriyi “kötü niyet” olarak görürseniz, o zaman kimse doğruyu söyleyemez hale gelir. Bu da Aksaray’a değil, sadece kaosa hizmet eder.
Yerel basın para için değil, değer görmek için yazar.
Bir beğeni, bir teşekkür, bir paylaşım bile onların emeğini kutsar.
Aksaray bizim memleketimiz; iyisiyle kötüsüyle bir bütünüz.
O halde kötü haber yapanları alkışlamak yerine, güzel haberleri görünür kılalım.
Çünkü bir şehrin itibarını kurtaracak olan şey, doğru iletişim ve karşılıklı saygıdır.













Yorumlar
Yorum Yap