GEÇMİŞTEN GELECEĞE EĞİTİM

Eğitim kavramı insanlık tarihi kadar eski olan, insan var oldukça da devam edecek ve önemini hiç yitirmeyecek olan çok önemli bir süreç.

Eğitim ile ilgili kitaplar dolusu farklı kavram bulunmaktadır. Benim en çok kullandığım kavram ise “Yetişkin nesillerin genç kuşaklara bilgi, beceri ve tecrübesini aktarma süreci.” tanımıdır. İnsanlık tarihinde ilk önceleri anne ve babalar veya yetkin kişiler bildiklerini sözlü olarak aktarırlar veya bizzat göstererek bildiklerini öğretirlerdi.

Tarihte insan sayısı artıkça ve devletler kurulmaya başladıkça; eğitim, aristokrat sınıfına yönelik hitabet, matematik ve astronomi gibi temel bilimsel bilgilere dayanmaya başladı. Antik Yunan ile birlikte eğitim anlayışı sadece bilgi aktarma aracı olarak değil karakter gelişimi olarak da el alınmaya başlamıştır. Eğitim erdemli bireyler yetiştirmede bir araç haline gelmiştir.

Orta Çağ boyunca dini eğitim ve ardından Rönesans dönemiyle birlikte bireysel düşünce ve sorgulama ön plana çıkmıştır. Bu dönemde sanat, felsefe ve bilimdeki ilerlemeler eğitime zenginlik katmış, Fransız Devrimi ile birlikte eğitim, halkların eşit haklara sahip olmasının yolu açılmıştır. Sanayi Devrimi ve ardından Ulus Devletlerin kurulması ile birlikte bugünkü bildiğimiz okullar oluşmaya başlamış ve devletler kendi varlıklarını sürdürebilmek için kendi kültürlerine yönelik politikalar ve eğitim sistemleri üretmişler ve eğitimi tüm bireyler için zorunlu hale getirmişlerdir.

Günümüzde ise eğitim küreselleşme, dijitalleşme ve yapay zekanın etkisi altında değişime uğramaktadır. Uzaktan eğitim kavramı ve eğitim teknolojilerinin gelişimi okul kavramını da değiştirmektedir. Eğitimde eşitlik, çeşitlilik ve kapsayıcılık kavramları ön plana çıkmaktadır.

Peki, gelecekte bizleri ne bekliyor?

Artık bugün öğrendiğimiz bir bilginin yarın geçerli olmayacağını biliyoruz. Bugün aldığımız eğitim ile bir işi veya mesleği çok uzun süre yürütemeyeceğimizi de biliyoruz. Uzmanlar şu anda eğitim çağında olan çocukların hayatları boyunca en az iki farklı mesleği yapması gerektiğini belirtiyorlar. Eğitim artık belli bir süre zarfında mesleği öğrenmeye yönelik değil yaşam boyunca becerileri geliştirmeye yönelik olması gerektiğini ifade ediyoruz.

Hayat boyu öğrenme anlayışı ile insanlar yaşamları boyunca kendilerini geliştirmek zorunda kalacaklarını biliyoruz.

Okullar toplu ve tek düze eğitimden vazgeçecekler. Bireysel eğitim ve gelişim, yapay zeka ve eğitim teknoloji ile birlikte gündemin en üstüne yerleşecek. Okullar bilgi edinme veya öğrenme yerleri değil çocuklar için oyun ve sosyalleşme ortamları olacak(Eğitim sistemleri şimdiden oyun temelli ve etkinlik üzerine öğrenme anlayışını uygulamaya geçirdiler bile).

Peki, bu değişime okullar, yöneticiler, öğretmenler ve asıl önemlisi ebeveynler ne kadar hazırlar. Bilgi pompalamayı ne zaman bırakacaklar?

Bilgi her yerde edinildiğine göre okullarda hangi beceriler verilmeli?

Kendini tanıyan bir bireyin eksikliğini görmesi, bu eksikliğini gidermesi için başvuracağı kaynakları bulması, eksikliği gidermesi için yapılacakları yapması nasıl olacak? Bunun gerçekleşmesi için okula ihtiyaç var mı? Yoksa küçük bir uygulama veya yapay zeka ile çocuklar artık yönlendirilebilinir mi?

2030’lu yıllarda dünyadaki öğretmen sayısının %60 azalacağı ve eğitimin bireysel olarak yürütüleceği ön görülüyor. Sınıflardaki toplu eğitimin yerine sanal sınıflar(metawerse) mı oluşacak?

Pandemi de bunu çok iyi deneyimledik. Öğrenme artık her yerde gerçekleşebilir. Hababam Sınıfı filminde Mahmut Hoca’mızın dediği gibi “Okul sadece dört yanı duvarla çevrili, tepesinde dam olan yer değildir. Okul her yerdir. Sırasında bir orman, sırasında dağ başı. Öğrenimin, bilginin var olduğu her yer okuldur.”

Eğitim sistemleri çok hızlı bir değişim sürecinde. Çok yakında dört duvarlı okulların değişeceğini görüyoruz. Elbette varlıkları devam edecek. Ancak, içerikleri değişecek. İnsan olmanın değerlerinin öğretildiği, makinelerden bizleri ayıran özelliklerin ön plana çıkartıldığı, sosyalleşme alanları olacaklar.

Nasılsa makineler bilgiyi ışık hızında çocuklarımıza ulaştıracaklar.

Peki, çocuklarımıza hangi becerileri kazandırmalıyız ki gelecekte insan gibi insan olsunlar, makineleşmeden insanlıklarını yaşasınlar?

Sakın unutmayın insanları da robotlaştırmaya çalışıyorlar. İnsan gibi insan mı olacağız, yoksa sosyal ve duygusal becerilerden yoksun insansı robotlar mı olacağız?

Tercih sizin.

Kalın sağlıcakla.

Kadir BAYŞU