30 yıl öncesini hatırlıyorum. Görev yaptığımız çevrede bilmediğimizi sorabileceğimiz ne bir mentör ne internet ne de yapay zeka vardı. O zamanlar bir menti iken merakımı gidermek için hem zamanımı verir hem de paramı harcardım. Gelin hep birlikte bu iki kavrama bir göz atalım.
Mentör, bilgili ve güvenilir bir rehber ve danışman olarak bilinir. Çalışma yaşamında ise mentör, farklı meslek alanlarında genellikle mesleki deneyimi yeni olan birinin mesleki kariyeri üzerinde önemli bir etkisi olan ve rol model alınan kişiyi tanımlamak amacıyla kullanılır. Mentörlük ise profesyonel ve deneyimli bir kişi olan mentör ile mesleğe başlangıç aşamasında olan menti arasındaki ilişkidir. Daha kapsamlı bir tanımla mentörlük; mentörün öğretme, danışmanlık yapma, model olma ve teşvik etme yoluyla mentinin mesleki ve kişisel gelişimini sağladığı yetiştirici ve destekleyici bir süreçtir.
Günümüzde deneyimli mentörün mentinin mesleki gelişimini sağlamasına yardımcı olması için onunla birebir ilişki kurarak danışmanlık yapması, öneride bulunması ve geribildirim şeklinde verilen geleneksel mentörlük yerine daha çok etkileşimlere dayalı işbirlikçi bir öğrenme deneyimi sunan modern mentörlük ön plana çıkmaktadır. Bu işbirliğinin mentiye daha fazla fayda sağlayacağı belirtilse de mentörlük süreci hem mentörleri hem de mentileri etkilemesi bakımından önemlidir.
Mentörlük sürecinin etkililiğinde önemli ögelerden biri mentördür. Mentör yeterliliğine gereken önemin verilmemesi durumunda mentörlük sürecinin etkililiği mümkün değildir. Bununla birlikte mentörlük ilişkisi mentör ve menti arasındaki etkileşimlere bağlı olduğundan mentörlüğün etkili bir şekilde gerçekleşmesinde hem mentörün hem de mentinin sorumlulukları ve gerçekleştirmeleri gereken roller bulunmaktadır. Bu durumda etkili bir mentörlük için mentörün yeterliliğinin yanı sıra mentinin de yeterliliği önemsenmelidir. Hem mentörler hem de mentiler mentörlük ilişkisindeki rollerini ve birbirleriyle nasıl etkileşim kurmaları gerektiğini bilmeli ve bu bilinçle davranışlarını şekillendirmelidir.
Mentörlük süreci formal ve informal mentörlük olarak iki farklı biçimde gerçekleşebilir. Formal mentörlük, örgüt tarafından yönetilmekte olup resmî bir program kapsamında deneyimli bir çalışanın daha az deneyimli bir çalışanla eşleştirilmesi sonucu gerçekleşir. İnformal mentörlük ise, herhangi bir resmî program olmadan tesadüfen gelişir. Formal mentörlüğe göre daha az yapılandırılmış ve spontane olup kendi kendini yönetme anlayışına dayalıdır. Formal ve informal mentörlük arasındaki fark ilişkinin yoğunluğu, bağlılığı, süresi ve yapısıdır. İnformal mentörlükte ilişki süresi formal mentörlüğe göre daha fazladır. İnformal mentörlükte ilişkinin başlatıcısı mentör veya menti olabilir. İnformal mentörlükte danışmanlık, rol model olma, arkadaşlık gibi olumlu psikososyal faaliyetlerin gerçekleşme olasılığı formal mentörlüğe göre daha yüksektir. İnformal mentörlükte mentiler formal mentörlüğe oranla mentörlerinden daha memnun olmaktadır. İnformal mentörlükte mentör ve menti birbirleriyle daha kolay özdeşleşirler, her ikisi de gönüllüdür, dostluk öğrenmeden ve kariyerden önce gelir, bireyler kendi mentörlerini ve mentilerini seçebilirler. Bu bilgiler ışığında, informal mentörlüğün faydalarının formal mentörlüğe oranla daha fazla olduğu söylenebilir. Bununla birlikte herkes informal mentörlük ilişkisi kurma fırsatına sahip olmayabilir ve formal mentörlüğün faydaları göz ardı edilemeyecek kadar önemlidir. Kurumlar için tüm çalışanlarını mesleki açıdan geliştirmek önemli olduğundan formal mentörlük programları geliştirerek uygulamaları gerekmektedir.
30 yıl öncesine tekrar döndüğümde daha çok informal bir mentörlüğü yaşadığımızı görüyorum. Bir şey sormak istediğimizde yollara düşer, uzun uzun yürür veya sadece sabah ve akşam olan köy araçlarına biner “bilge kişiye” gider ve aklımıza geleni sorardık. Yaklaşık 46 yıldır okulların içinde öğrenci, öğretmen veya yönetici olarak yer bulmuş bir eğitim neferi olarak ifade etmeliyim ki yaş ne olursa olsun, bana bir şeyler katacağına ve öğrenebileceğime inandığım bir insanla karşılaştığımda öğrenci olmaya gayret ediyorum. Özellikle eğitimciler yaşamları boyunca öğrenci olmalılar. Yeri ve zamanı geldiğinde hem mentör hem menti olmalılar ki bu değişime ayak uydurabilsinler.
Eğitimciler için en büyük tehlike nedir, biliyor musunuz?
“Ben biliyorum, ben oldum, en uygun yöntemi uyguluyorum…”
İşin kötüsü “ben biliyorum” diyen, size de “o bilmiyor” der, öylece kalırsınız.
Sanırım, en iyisi ihtiyaç duyana mentörlük yapmak. Peki, ya bilmediğini bilmeyenlere neler yapacağız?
Kalın sağlıcakla.
Kaynakça:
https://dhgm.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2023_06/02114511_sayi-238.pdf
Yorumlar