Özel İdare Gerçekten Ne Kadar “Özel”?
Aksaray’da yıllardır tekrar ettiğim bir söz var:
Özel İdare özel idaredir, ama halka ait yararlı bir idare olmayı başarabildiği kadar “özel”dir.
Zaman zaman çok güzel işler yapıyorlar, bunu hep söyledim, hep yazdım. Ancak öyle anlar geliyor ki, insanın sabrını zorlayan uygulamalarla karşılaşınca derdimizi ya mesajla ya haberle ifade etmekten başka çare kalmıyor. Kimseye bir buyruk yapacak halimiz yok ama kimsenin de milletin parasını heba etmeye hakkı yok.
Ziğa’daki Traverten Masalı
Ilara Yaprakhisar arasında Zıva dediğimiz bölgede bir traverten çalışması yapıldı.
Kamunun bütçesi buraya aktarıldı, betonlar döküldü, traverten görünümleri oluşturuldu. Dendi ki:
“Orada yalın ayak yürüyün, Pamukkale’yi hayal edin, şifasını hissedin…”
İyi güzel de, bir türlü o travertenlere hayat verecek su bulundu ama verilemedi.
Bir genel sekreter geçti, iki geçti, üç geçti…
Şimdi yeni bir vali yardımcımız var Genel Sekreter, ben yine aynı soruyu gündeme getirmek zorundayım:
Bu yatırımın akıbeti ne olacak? Bu bölge neye dönüşecek?
Baymış’taki Kaderi Belirsiz Saha
Eskiden Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü döneminde Baymış’ta bir sosyal tesis alanı vardı. Köy Hizmetleri Müdürü zamanında rakı sofraları kurulan bir yerdi. Köprünün altından çok sular aktı, devir değişti, kurum değişti; artık öyle şeyler olmuyor. Peki yerine ne geldi?
Dönemin Genel Sekreteri çıkıp “Burayı uluslararası Tarım öğrencilerinin eğitim merkezi yapacağız” dedi.
İş adamlarına iki banglov ev ve mangal ocağı yaptırıldı, basın çağrıldı, tohumlar, domatesler, ürünler gösterildi. Ama ne hikmetse ne o uluslararası öğrenciler geldi, ne de merkez eğitim işlevine kavuştu.
Sonuç? Bugün bir emekli öğretmen amca geldi yurt dışında yaşadığı için bazı şeyler anlattı, tesisin karşısında oturuyor ve kendi ifadesini söylüyorum
Bugün sadece bazı kurum amirlerinin gidip mangal yaktığı, şiş çevirdiği bir alan hâline geldi. Birkaç aydır yoklar demişti
Bu mudur kamu tesisi?
Bu mudur kamu yararı?
Gerçek İşlev: Tarım Okulu Olabilecek Bir Hazine Duruyor
Baymış’taki arazinin 30–40 dönüm olduğu söyleniyor.
Bu alan çok rahatlıkla:
- Tarıma yön veren,
- Yeni ürünleri tanıtan,
- Çiftçiyi bilinçlendiren,
- Deneme bahçeleri kurulan,
- Atölyeleri ve uygulama alanları olan,
bir Tarım Okulu, Tarımsal Eğitim Merkezi olabilir.
Tarım İl Müdürlüğü burada elini taşın altına koymalıdır.
Çiftçiye en büyük ihtiyaçları doğrultusunda destek verecek projeler tam da burada filizlenebilir.
Yonca Ekene, Suyu Satana Dikkat
Bugün memlekette herkes yoncaya sarıldı.
Peki yonca kaç kez sulama ister?
Bir sezonda tam sekiz kez!
Yeraltı sularımız çekiliyor, obruklar oluşuyor, yarın ne ile sulayacağız bu tarlaları?
Milletvekili Cengiz Aydoğdu’nun çok doğru bir sözü var:
“Bunlar yonca satmıyor, suyumuzu satıyor.”
Gerçekten öyle.
Eğer bu gidişi durdurmazsak yarın çok geç olacak.
Valilik, Özel İdare, Tarım İl Müdürlüğü, DSİ…
Kısacası devletin tüm birimleri el ele vererek suyu koruyan yeni bir tarım politikası belirlemeli.
Tıbbi ve Aromatik Bitkiler OSB Önerisi
Ben daha önce Sayın Valimize de söyledim:
Aksaray’da Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Organize Sanayi Bölgesi kurulmalıdır.
Bir gün Tarım İl Müdürlüğü’nden bir hanımefendi arayıp bana “Kaç dönüm arazi verelim? Ne ekmek istersiniz?” diye sordu.
Dedim ki:
“Ben ürün ekmek istemiyorum.
Ben bu şehrin çiftçisi için yeni bir ekonomik çığır açılsın, tıbbi aromatik bitkilerde üretim–işleme–markalaşma zinciri kurulsun diyorum.”
Beni hâlâ tarlaya fide dikmek isteyen çiftçi gibi gören bir anlayışla bu şehir gelişmez.
Son Söz: Özel İdare Gerçekten “Halkın İdaresi” Olmalı
Yeni genel sekreterin göreve gelmesiyle umutlandım.
İstiyorum ki Özel İdare artık adının hakkını versin:
- Kamu yararını önceleyen,
- Yatırımı akıbetiyle birlikte planlayan,
- Şehrin kaynaklarını koruyan,
- Çiftçiye yol gösteren,
- Turizme, tarıma, üretime yön veren,
bir idare olsun.
Çünkü bu memleketin her kuruşu, her damla suyu, her karış toprağı değerlidir.
Ve hiçbir yöneticinin bu değerleri heba etmeye hakkı yoktur.












Yorumlar