Gözden kaçırmayın

ASAYİŞ BÜLTENİ KESİLDİ, AKSARAY'I KÖTÜLEYEN HABERLER ZİRVE YAPTI
Yorum : Abdulkadir AY
Bir süredir, muhtemelen bir danışman hanımefendinin tavsiyesi üzerine, Emniyet ve Jandarma tarafından hazırlanan asayiş bültenleri basına dağıtılmamaya başlandı.
Bu karar, ilk zamanlarda hem basında hem de güvenlik birimlerinde büyük bir şaşkınlık yarattı. Çünkü ne Emniyet ne de Jandarma artık yürüttükleri başarılı operasyonları kamuoyu ile paylaşamıyor, dolayısıyla motive olamıyorlardı.
Bir anda sanki Aksaray’da hiçbir suç işlenmiyormuş gibi bir sessizlik çöktü. Uyuşturucuyla mücadele, kaçakçılıkla mücadele, asayiş çalışmaları, JASAT, KOM, Narkotik... Hepsi birden adeta uyutuldu.
Peki neden?
Gerekçe, “Aksaray’ın adı kötü anılmasın” düşüncesiymiş.
Oysa suçla mücadele, her zaman suça karşı en büyük caydırıcı güç olmuştur. Bahsettiğim tüm birimler, sanki hiçbir şey yapmıyormuş gibi bir algı oluşmasından son derece rahatsız. Çünkü halkın güven duygusu, yapılan çalışmaların görünür olmasıyla güçlenir.
Ne var ki, asayiş bültenleri kesilince bu kez ulusal haber ajansları sahneye çıktı. Son iki ayda ardı ardına yayınlanan cinayet, intihar ve olumsuz haberlerle Aksaray, “olayların şehri” gibi lanse edilmeye başladı.
Ben 15 yıldır bu kadar üst üste olumsuz haberin çıktığı bir dönem hatırlamıyorum.
Demek ki bülten göndermemek çözüm değilmiş; tam tersine daha kötü bir tablo yaratmış.
Bu durumu ilgili makamlara da ilettim. Çünkü yerel basın, emniyetin gönderdiği bültenler sayesinde doğru ve güvenilir bilgiyle haber yapabiliyordu. Bu sayede hem kurumlar doğru temsil ediliyor, hem de şehirde gereksiz dedikodu ve yanlış bilgi dolaşmıyordu.
“Tekrar gönderilecek” denilmesine rağmen, hâlâ yalnızca birkaç trafik bülteni dışında hiçbir şey gelmiyor.
Asayiş bülteni kaldırılınca, yerel medya mecburen ulusal ajanslara abone olmak zorunda kaldı. Ancak bu abonelik, yerel basın için ciddi bir külfet. Çünkü bu işten gelir elde etmeyen birçok yayın organı artık haber kaynağı bulmakta zorlanıyor.
Bugünlerde bazı yerel gazetecilerin balıkçıda poz verirken gördüğümde, rahmetli cesur gazeteci Cengiz Tarhan geldi aklıma.
Dönemin Valisi Kadir Çalışıcı, kendisine “Silah ruhsatları para karşılığı mı veriliyor?” diye soran basına yaklaşmak için “Size lahmacun söyleyeyim” demişti.
Cengiz Tarhan’ın cevabı unutulmazdı:
“Biz döner ekmeğe satılacak adam değiliz!” diyerek makamı terk etmişti.
İşte bu duruş, yerel basının gerçek gücünü anlatır.
Basın, makamların güvenilir bilgi akışıyla doğru haber üretir.
Bu güven zinciri koparsa, dedikodu ve manipülasyon devreye girer.
Belirli kesimlere ayrıcalık tanınmaya başlanırsa, o düzenin sonu gelmez.
Aksaray’ın iyi ya da kötü tanıtılmasını belirleyecek olan şey, gerçeklerin gizlenmesi değil; doğru bilginin adil biçimde paylaşılmasıdır.
Ne kurumlar sessizliğe itilmeli, ne de yerel basın haber alabilmek için abone kıskacına zorlanmalıdır.
Unutulmamalı ki, yerel basın Aksaray’ı en az herkes kadar sever.
Yeter ki bilgi akışı kesintiye uğramasın, güven köprüleri yıkılmasın.
Yorumlar
Yorum Yap