Los Angeles'ta ve Türkiye'nin Bolu Kartalkaya bölgesinde meydana gelen yangınlar, aynı öğeyi paylaşarak zemin hazırladığı can kayıplarını, yönetim farkları göstererek iki farklı noktaya taşıdı. Los Angeles'ta binlerce bina yangınla kül olurken, kaybedilen can sayısı 27 kişi olarak kaydedildi. Öte yandan, Bolu Kartalkaya’da yalnızca bir otel yangınında felaketten kaçamayan tam 66 kişi yaşamını yitirdi.
Bu nedenle “Coğrafya kader midir?” sorusu yankılanıyor. Los Angeles'taki yangın sonrası can kayıplarının neden daha düşük olduğu sorulduğunda, önlemler zinciri öne çıkıyor: Orada sistemli çalışma, sorumluluk üstlenme ve ciddi bir denetim mekanizması var. Oysa Bolu’daki olay, denetim eksikliklerinin, ihmallerin ve plansızlıkların bir çıktısı olarak karşımıza çıkıyor. Türk insanının yaşadığı bu kayıpların, yangın öncesi alınmayan önlemler, denetim yetersizlikleri ve kriz yönetimindeki zaafiyet gibi ihmallerle büyüdüğünü görüyoruz.
Yaşanan bu tragedya, Türk insanının hayatının neden bu kadar değersizleştiği sorusunu tekrar gündeme getiriyor. Hesap sormayan ve sorumluluk almayan bir düzen, felaketleri yalnızca geçici hava durumu haberleri gibi edilgenleştiriyor. Üç gün boyunca konuşulan ve ardından unutulan bu facianın gerçek maliyeti, masum insanların hayatları oluyor.
Yangının alevleri uzun süre önce sönmüş olabilir, ancak çözüme ulaşmak için önce zihinlerin ve yaklaşımların değişmesi şarttır. Gerçek çözüm, yalnızca duygusal retorikle değil, etkin denetim, eğitimle birlikte sorumluluk bilincinin topluma yerleştirilmesiyle elde edilebilir. Türk insanının canı bir istatistik değerinden, sadece bir haber başlığından daha ötedir. Unutulmaması gereken, bu zararın bedelinin masum insanların canı ile ödendiğidir.
Yorumlar
Yorum Yap